“Bugün oturdum ölümü düşündüm Yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.”

Bireyle toplum arasında diyalektik, karşılıklı olarak birbirini etkileyen bir yapı vardır. Toplum bireyi şekillendirirken, birey de toplumun içindeki yelpazeyi oluşturur, çeşitliliği yaratır.

İnsanlar duygularını geçmişten günümüze yazı, resim, müzik gibi çeşitli yollarla dile getirmişlerdir. Peki, bunlardan farklı olarak duygularını gözyaşı şişelerine sığdıranların hikâyesini hep beraber dinlemeye var mısınız?

Kadim Üretim Havzaları: Doğa Derneği Nesiller boyunca kadim toplumlar yaşam ihtiyaçları nedeniyle sayısız yenilik bulmuş ve çeşitli kadim üretim yöntemleri geliştirmişlerdir. Evren ile kurulan bu etkileşim, yalnızca yiyecek sağlamakla ve temel ihtiyaçları gidermekle kalmamış aynı zamanda gelenekleri, kültürleri belirlemiş ve canlılarla paylaşılan ekosistemin devamlılığını sağlamıştır. Tohumların toprağa saçılışı sırasında söylenen eski bir Anadolu deyişi bu kadim koruma yöntemini nazik bir biçimde betimler: “Kurda, kuşa, aşa!”. Daha fazlası için : https://www.dogadernegi.org/

“Tüm toplumlar hastadır ancak bazıları daha hastadır.” Toplumları bu denli hasta kılan şey denir? Örf, âdet ve inançlarımız mı? Çin, Papua Yeni Gine gibi farklı ülkelerden örnekleri size sunup hasta toplumlardan kastedilen şeyin ne olduğunu çok daha iyi kavrayacağımız bir podcast ile Sosyolojiye Bakış serimize tam gaz devam ediyoruz

Olumsuz duygular eski Çağlar’dan beri insanların hayatına yer edinmiştir. Varoluş sürecinde insanların deneyimlediği durumlar sonucunda olumsuz duyguları hissetmeleri doğal döngünün bir parçasıdır. Peki farklı bakış açılarından melankoli nedir?

Bal ve Şeker’in kavgası bakalım nelere yol açacak? Mutlu son gelecek mi? Gelin siz de bizimle birlikte bu maceraya ortak olun.

“Şiddet ve hainliğin erkeklere statü kazandırdığı, kadınların damızlık hayvan vasfına düşürüldüğü bu dünyada herkesin ortaklaşa taptığı tek bir şey vardır: Hitler.” (Burdekin)

Cemaat denince daha çok dini içeriği olan bir kavrammış gibi geliyor. Cemiyet kavramı ise, aklıma cemiyet hayatını getiriyor. Peki ya gerçekten bu kavramlar ne anlam ifade ediyor? Bu soruya sosyoloji biliminin önemli isimlerinden Ferdinand Tönnies cevaplandıracak.

“Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında.” Tanpınar

Batıl inançlar, eski halk inanışlarından günümüze değin varlıklarını devam ettirir. Peki, ama bugünlere nasıl gelmişlerdir?

Ekolojik Yaşama İlk adım: TaTuTa Çiftlikleri Dünyanın her yerinden insana: • Doğa dostu tarımsal üretimi yerinde deneyerek ve yardıma ihtiyaç duyanlara el uzatarak; • Kırsalı ve yerel kültürü tanıyarak; • suni gübre ve pestisitlere değil yoğun emeğe dayalı ekolojik üretim hareketine destek olarak; • Ekolojik yaşam hareketinden insanlarla tanışarak; • Doyurucu bir tecrübe elde ederek ekolojik yaşam deneyimi yaşama, öğrenme ve paylaşma fırsatı sağlamaktır

Bir gün meyveler ve sebzeler kendi aralarında hangilerinin daha yararlı olduğunu tartışmaya başlar. Hangisinin lider olacağını gelin masalımızda dinleyelim.

“Nasıl ki balıklar suda, kuşlar havada ise insan da kendine uygun olan atmosferde rahat eder.” Schopenhauer

İnsanlar hayatta kalabilmek için bir arada yaşarlar tarihin en eski devirlerinden beri süre gelen bir durumdur bu. Hayatta kalmak için bir arada yaşayanlar, bir arada yaşayanları için hayatta kalanlar. Onların oluşturduğu toplumlar, devletler… Ve bu bir arada yaşamanın doğurduğu olumlu ve olumsuz sonuçlar.

Hayvanlar ve Doğa sevgisi insanı büyütür.

Coldplay ve Mikis Theodorakis’i birleştiren ne olabilir? Bu sefer konumuz, politik tavırlarını sanatlarıyla ortaya koyan sanatçılardan Filistin meselesini hissedebilmek.

Pek çok bozukluğun tedavisinde kullanılan ve yarar sağlayan hızlı bir bilişsel/davranışsal terapi tekniği, EMDR nedir? Nasıl çalışır?

Özgünlüğü ve gerçekliği aramakla kalmayıp ona ulaşan Antik Yunan dönemi felsefecileri kadar önemli olan bir diğer güruhta heykelcileridir. Doğallığın ve idealize edilmiş olanın peşinde koşan bu sanatçıların yaptıkları yüzyıllardır görenleri hayrete sokuyor. Bu hafta podcastimizde Antik Yunanın en önemli bronzlarından kabul edilen Riace Savaşçılarına değineceğiz. Keyifli dinlemeler.

“Canına kıydığımız o kadar çok şey var ki! Öldürme eylemini, yalnız o aptalca savaşlarda ve idam sehpalarında gerçekleştirmiyor, adım başında bu cinayeti işliyoruz. Çaresizlik içinde bırakıp kendileri için uygun sayılmayacak meslekler edinmeye zorladığımız yetenekli gençleri öldürüyoruz. Yoksulluklar, çaresizlikler, yüz kızartıcı durumlar karşısında gözlerimizi yumarak öldürüyoruz. Toplum, devlet, okul ve kilisede ömrünü tamamlamış uygulamalara kararlı bir tutumla sırt çevirecekken, rahatımızı gözetip bunlara istifimizi bozmadan seyirci kalarak, ikiyüzlülüğe sapıp onaylar bir tavır takınarak öldürme eylemini gerçekleştiriyoruz.”

Mimari bir mekânın karanlık, aydınlık veya basık, ferah olarak nitelenmesi, hislerimizin de mekâna bağlı bir değişkenlik içinde oluşuna etki eder. Peki, ama nasıl? Birlikte öğrenelim.

Küçük Pati ve Tonton Nine bizi sıcak bir şehirde karşılarlar. Pati ile Tonton nine iki yol arkadaşı olmuşlar ve hayatlarını sakince devam ettirmektedirler. Bir gün Tonton nine Pati’yi yalnız bırakmak zorunda kalır. Peki, Pati yalnız başına ne yapacaktır? Gelin hep beraber Pati’nin yuva arayışına biz de ortak olalım.

Yüksek rönesansın üç büyüklerini saymanızı istesek aklınıza ilk kimler gelirdi? Duymakta pek zorlanmadım tabi ki Da Vinci, Michelangelo ve Raphaello. Peki, üçüncü sanatçımızın hayatını derinine anlattığımız podcastimizi dinlerken hangisinin daha iyi sanatçı olduğuna karar vermeniz mümkün mü? Çünkü biz karar veremedik. Keyifli dinlemeler.

Bence dünyadaki en büyük acı budur. Çünkü sebebi yoktur. Neden diye soramazsın, ortada bir şey yoktur.”

“Evet, bizim medeni Garb’ın ilk işittiği ses Çölün yanık yüreğinden kopup gelen bu nefes…” Mehmet Akif Ersoy